Günümüzde bir çok ebeveynin yaşadığı temel sıkıntılardan biri olan çocuk yetiştirme konusu ve bu konu hakkında uzmanların yaptıkları farklı yorum ve yaklaşımlar ebeveynlerin neyin doğru neyin yanlış olduğunu benimsemelerini güçleştirmektedir. Bu da geleceğimizi inşa edecek çocuklarımızın kişilik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Her anne-baba çocuğunun hem okul yaşamında hem kişilerarası ilişkilerde hem de sosyal ortamlarda başarılı olmasını arzulamaktadır. Bazı anne ve babalar bu konularda doğru yaklaşımın ne olduğunu tam olarak bilmeden çocuklarını yıpratabilmekte, ezebilmekte, baskılayabilmektedir. Öte yandan anne babalar olarak çocuklarımıza yaklaşım tarzımızın nasıl sonuçlar doğurabileceğini önceden tahmin etmek zor bir iş olsa gerek. İşte tam da bu noktada çocuklarımıza yaklaşım tarzımızın nasıl olursa sağlıklı olabilir sorusu akıllara gelmektedir. Bazı anne ve babalar çocuklarına sevgide aşırıya kaçarak, bazıları onları koruyup kollayarak, bazıları baskılayarak üzerinde otorite kurmaya çalışarak bazıları ise gerektiğinde ve yeteri kadar sevgi, otorite ve korumacılık sağlayarak yetiştirmektedir. Peki bu sayılanların hangisi doğru? Gelin bu soruya beraber cevap arayalım.
İnsanoğlunun, anne karnından itibaren öğrenmeye ve gelişmeye açık bir varlık olduğu aşikar. Bu nedenle ilk okulu olan aile ortamında aile üyelerinin davranış kalıplarını olumlu ya da olumsuz fark etmez kendisine model almaktadır. Çocuğun model aldığı davranış kalıpları olumsuz yönde olursa bu davranışın yerine olumlu davranış kalıbı getirmek oldukça güçleşmektedir. Yani ebeveynler olarak kendi davranış ve tutumlarımızı gözden geçirirsek bu anlamda doğru bir yaklaşım olur. Mesela çocuklarımızın yanında yalan söyleme davranışı gösterirsek, sigara, alkol gibi bağımlılık yapıcı maddeleri kullanırsak, televizyon izlemeye sınır getirmezsek, saatlerimizi internetin başında geçirirsek, iyi bir dinleyici olmazsak, eve saatinde girip çıkmazsak ileride çocuklarımızın bizi rol modeli almaması kaçınılmazdır. Örnek gösterilen bu davranışlardan birini veya bir kaçını model alan çocuğumuza sorun ortaya çıktıktan sonra "yapma!" desek de çocukta bir caydırıcılığının olacağını düşünmek zor. Bunun için çocuklarımıza iyi bir rol modeli olursak bu, ileride oluşabilecek olumsuzlukların da önüne geçecektir.
Ebeveynler olarak çocuklarımızla olan ilişkilerimizde bazen tutarsızlıklar gösterebiliyoruz. Bu anlar çocukların en çok zevk aldıkları anlardır. Mesela çocuğunuzun çok televizyon izlediğini düşünüyorsunuz ve bu durumun çocuğunuzun akademik başarısını düşürdüğünü gözlemliyorsunuz. Çocuğunuzla bir akşam bu konuyu ciddi bir şekilde konuştunuz ve bir karar aldınız. Bu kararı bir hafta uyguladınız fakat ikinci hafta bu kararı bozdunuz ya da çocuğunuzun bozmasına izin verdiniz. İşte bu anlarda çocuğunuz sizin zayıf yönünüzü görmüştür ve bunu daha sonraki benzer durumlarda kendi lehine kullanacaktır. Bu yüzden ebeveynler olarak alınan kararlarda tutarlı olmalı bir olaya, duruma karşı verdiğimiz tepkilerde kararlılık göstermeliyiz. Çocuğunuzun yaptığı bir olumsuz davranışı bir gün görmezden gelir bir gün de aşırı tepki gösterirseniz farkında olmadan çocuğunuzda bir kaos ortamı yaratırsınız. Çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestiremez ve kendi bildiğini okur.
Çocuklarda olumlu davranış kazandırmanın diğer bir yolu da bazı konularda sınır koyabilmektir. Mesela teknoloji kullanımında, oyun oynama zamanlarını ayarlamada, ders çalışmada, kişiler arası mesafelerde, konuşmada, soru sormada vb. günümüz velilerinin en büyük sorunlarından biri olan teknoloji kullanımında süresizlik bir çok gencimizin çocuğumuzu olumsuz yönde etkilemektedir. Teknolojiyi kullanan kişilerin kendisine sınır getirememesi dış durdurucuları devreye sokmayı gerektirir. Bu dış durdurucular da çoğu zaman aileler olarak karşımıza çıkmaktadır. Aileler bu konuda ilk baştan itibaren tutumlarını belli etmeli ve teknolojiyi kullanmaya süre sınırı mutlaka getirmelidirler ve buna kendileri de uymalıdırlar. Aksi takdirde bu durum, uyuması istenen fakat ailesi geride televizyon eşliğinde çay sohbeti yapan bir çocuğun uyuma konusunda gösterdiği direncin haklılığı gibidir.
Bazı anne babaların çocuklarının olumlu davranışlarını şımarmasın endişesiyle görmedikleri ve takdir etmedikleri görülmektedir. Çocuklarımızın küçük yaştan itibaren yapabildikleri ve yapamadıklarını gelişim dönemi gözeterek bilmek konuya böyle yaklaşmama adına önemli bir adımdır. Sürekli olumsuz yanları görülen ve dile getirilen çocukların bir süre sonra öğrenilmişlik çaresizlik geliştirdikleri yapılan araştırma sonuçlarından. Bu durumda çocuklar, olumlu davranış gösterdikleri zaman pekiştirilmedikleri için olumlu davranış göstermeyi kendilerince gereksiz bulmakta ve olumsuz davranışlara yönelmektedirler. Aslında ailelerin kullandıkları metot farkında olmadan olumsuz davranışları pekiştirmek olmaktadır.
Sonuç olarak denilebilir ki çocuklarımıza olumlu davranış kazandırmanın ilk adımlarını biz ebeveynlerin atmaktadır. Çocuklarımızın geleceği için attığımız bu adımların ezici ve kırıcı olmaması dileğiyle!
ÖZLEM BUDAK
Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen